Kategori: Lider

  • Liderimiz Devlet Bahçeli “24 Kasım Öğretmenler günü” münasebetiyle kutlama mesajı yayınladı

    Liderimiz Devlet Bahçeli “24 Kasım Öğretmenler günü” münasebetiyle kutlama mesajı yayınladı

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle  sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu.

    Liderimiz Devlet Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde:

    Öğretmenlerimiz geleceğin hazırlayıcıları, gelecek nesillerin ilim ve irfan kaynaklarıdır. Öğrenen ile öğretimin buluşması, sınıf ile öğrencinin kavuşması öğretmenlerimizin fazilet ve fedakârlıklarıyla sağlanmaktadır. Öğretmen karanlığı yaran, cehaleti yenen duruşun adıdır.

    Aklı güçlendiren, ahlak ve adaleti güvenli hale getiren doğru öğrenim süreci, isabetli ve iradeli öğretim serüvenidir. Elbette doğru, kısa ve kesin olarak kendine varır. Yalan, kararsızlaşıp karmaşıklaşarak kendini arar. Öğretmenlerimiz doğrunun ve doğruluğun refakatçileridir.

    Çok öğrenip az bilmek, öğrenmeden öngörüde bulunmak, bilmeden ahkâm kesmek çağımızın ana sorunlarından birisidir. Eğer bildiklerimiz tevazua sevk etmiyorsa, öğrendiklerimiz sorumluluk ve duyarlılığımızın serpilmesine yetmiyorsa meselelerimiz gittikçe ağırlaşacaktır.

    Kendini bilen varlığını bilir. Varlığını bilen yurdunu bilir. Yurdunu bilen milli ve tarihi görevlerini idrak ve ifade eder. Birbirine eklemlenmiş bu süreçlerin ana dinamiği ve dimağı öğretmenlerdir. Milli birlik ve kardeşliğimizin taşıyıcı sütunları da öğretmenlerimizdir.

    Öğrenmek için evvela sevmek lazımdır. Öğretmenlerimiz hem öğreten hem de sevdirendir. Onlar geleceğin büyük Türkiye’sinin güvenceleri, Türk milletinin umut ve aydınlık yüzleridir. Öğretmenlerimize hürmet etmek, beklenti, talep ve ihtiyaçlarını karşılamak şarttır.

    Millet Mekteplerinin açıldığı, rahmetle andığım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu müstesna günde, bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyor; sevgi, saygı ve selamlarımı iletiyorum.

    Görevlerini sürdüren öğretmenlerimize başarılar diliyorum. Şehit düşmüş ve bir nedenle hayatlarını kaybetmiş öğretmenlerimize Allah’tan rahmet, emeklilerimize uzun ve sağlıklı bir ömür temenni ediyorum. Öğretmenlik bir şuur timsali, anıtlaşmış bir onur emsalidir.

    Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

  • Liderimiz Devlet Bahçeli Euro 2020’yi garantileyen Milli Takımımız için tebrik mesajı yayınladı

    Liderimiz Devlet Bahçeli Euro 2020’yi garantileyen Milli Takımımız için tebrik mesajı yayınladı

    A Milli Futbol Takımımız dün akşam hepimize haklı bir gurur ve sevinç yaşattı. Helal terlerini yeşil zemine dökerek Türk milletinin göğsünü kabartan başta futbolcularımız olmak üzere, Federasyon Yönetimiyle, Teknik Direktör Şenol Güneş ve teknik heyetle iftihar ediyorum.

    2020 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılmayı hak eden A Milli Futbol Takımımıza üstün muvaffakiyetler diliyorum. İnanıyorum ki, Türkiye’nin yükseliş süreci her alanda tesir ve neticesini gösterecek, hasretle beklediğimiz zaferler halka halka büyüyüp genişleyecektir.

    Başarının sınırlarını azmimiz ve inancımız belirleyecektir. Yılgınlığa düşmeden, yeise kapılmadan, yorgunluk emaresi göstermeden, birlik ve beraberliğimizi zedelemeden Türk milletinin varlık ve vakarını her seviyede ibra ve ifade edeceğimizden asla kuşku duymuyorum.

    Gelecek Türk Milletinindir. Geleceğin yükselen değeri Türkiye’dir. Kendimize güvendiğimiz müddetçe bileğimizi hiç kimse bükemeyecektir. Geçmişte yaptık, yine yapar, yine tarihe altın harflerle geçeriz. Yeter ki umudumuzu kaybetmeyelim, yeter ki bir olalım, diri kalalım.

  • Liderimiz Devlet Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 81. vefat yıldönümü münasebetiyle anma mesajı yayınladı.

    Liderimiz Devlet Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 81. vefat yıldönümü münasebetiyle anma mesajı yayınladı.

    Liderimiz Devlet Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 81. vefat yıldönümü münasebetiyle anma mesajı yayınladı.

    Liderimiz Bahçeli’nin mesajı;

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tarihe yön veren, talihe yol açan, yaşadığı zamanın dışına çıkıp ülkesinin ve milletinin yol başçısı olan büyük bir kumandan, imrenilecek bir devlet adamı, eşsiz bir siyaset ve dava insanıdır.

    Vefatının ardından geçen 81 yıllık zaman diliminde, Türk milletinin ona duyduğu hürmet ve bağlılık hiç azalmamış, eserlerine ve mücadele ahlakına yönelik muhabbet ve sadakat hiç aşınmamıştır.

    Çünkü aziz Atatürk Türkiye’nin ortak kıvancı, Türk milletinin ortak değeri olarak sivrilmiştir.

    Her fani ölümü tadacak, her naçiz vücut günü saati geldiğinde toprakla buluşacaktır.

    Nitekim hayatın ve manevi nizamın şaşmaz gerçeği budur.

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk bunu idrak ve ifade edip Türkiye Cumhuriyeti’nin payidar kalacağına vurgu yapmış, ömrünü Türk milletinin istiklal ve istikbaline inançla adamıştır.

    Onun mizacında korku, meşrebinde taviz ve teslimiyet yoktur.

    Aziz Atatürk şerefli yaşamanın ve tam bağımsızlık onurunun somutlaşmış, ete kemiğe bürünmüş halidir.

    Mütareke yıllarında düşman işgalini asla kabullenmemiş, esaret ve erimeyi asla tasvip etmemiş, bu nedenle de Milli Mücadele’ye liderlik yaparak milletin egemenliğine dayalı bir yönetim ve rejim modelini inşa ve ihya etmiştir.

    Türkiye Cumhuriyeti iman ve iradeyle tutuşan diriliş ve kurtuluş ateşinin hem müftehir mükâfatı hem de muazzez neticesi olmuştur.

    İlk Cumhurbaşkanımız Atatürk ilkeleriyle, fikirleriyle, hedefleriyle, ülküleriyle, ülkesine ve milletine emsalsiz sevdasıyla tanınmalı, tasdik ve takdir edilmelidir.

    Bir matem döneminden ziyade bir muhasebe ve murakabe günü olan 10 Kasım aziz Atatürk’ün her yönüyle bilinmesi ve özümsenmesi açısından mühim bir zamana işaret etmektedir.

    Onu anladığımız ölçüde hakkıyla ve layıkıyla anlatacağımız da bir hakikattir.

    Diğer yandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi hatırasını karalamak, eser ve izlerini kundaklamak niyetinde olan işbirlikçilerin ahlaksız ısrar ve iddialarında bugüne kadar bir gerileme yaşanmamıştır.

    Hala onun ismine bile tahammül edemeyen hayırsızlara, 57 yıllık hayatını kötülemek ve kötü göstermek için fırsat kollayan hayâsızlara tesadüf etmek acıklı bir hüsrandır.

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk inanmış bir Türk milliyetçisi, çağını kavramış bir inkılapçı, değişim dinamiklerinin yönünü iyi okumuş, bölgesel ve küresel gelişmeleri milli gerçeklere muvafık şekilde yorumlamış bir siyaset dehasıdır.

    Ona karşı yapılan saldırıların, atılan iftiraların, aslı astarı olmayan ithamların temelinde Türklüğün bekasına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına yönelik hazımsızlık olduğu ayan beyan bellidir, hatta belgelidir.

    Devletimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten kim ya da kimler rahatsızsa onlara dikkat etmek, tuzaklarına karşı uyanık olmak büyük bir mecburiyettir.

    Türkiye Cumhuriyeti onun göstermiş olduğu hedefler doğrultusunda bugün çok daha güçlü, çok daha güvenli ve dik duruşludur.

    Kuruluş ruhu hamdolsun ayaktadır.

    Bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yol haritasına, tarihi gerçeklere, Türk milletinin ruh köküne tamamıyla müzahir ve münasiptir.

    Yeni hükümet sistemiyle milli birlik ve beraberlik çok güçlü bir şekilde teyit edilmiş, iç ve dış mihraklara, terörizme, terör örgütlerine, aynı zamanda yerli ve yabancı destekçilerine karşı muazzam bir mücadele cephesi açılmıştır.

    Aziz Atatürk’ün yolundan sapanlar, terör örgütleriyle emel birliği içinde olanlar, demokrasi ve insan haklarını keyiflerine göre çarpıtıp tahrip edenler zamanı geldiğinde hesap verecekler, bedel ödeyeceklerdir.

    29 Ekim 1923’ün yörüngesinden savrulup FETÖ, PKK/YPG’nin çekim alanına girenlerin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü fazilet ve ferasetle idraki akla da mantığa da aykırıdır.

    Bu duygu ve düşüncelerle vefatının 81.yıldönümünde aziz Atatürk’ü rahmetle, şükranla, saygıyla anıyorum.

    Ruhu şad, mekânı cennet olsun diyorum.

    Herkes bilmelidir ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’dir, Türk vatanın istiklal ufkudur.”

  • Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin Mevlid Kandili mesajı

    Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin Mevlid Kandili mesajı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, resmî Twitter hesabı üzerinden Mevlid Kandili münasebetiyle mesaj yayınladı.

    Bugün kutlu bir doğumun, muazzam bir doğruluşun, gıpta edilecek manevi bir uyanışın aziz anısını bütün güzellik ve görkemiyle idrak ediyoruz. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın dünyaya teşrif ve teşerrüf edişinin yıldönümünü saygı ve duayla karşılamanın onurunu taşıyoruz.

    Allah Rasülü adalet, ahlak ve akıl mihveri; hoşgörü, merhamet ve fazilet zirvesidir. Aynı zamanda cehaletin karşısındaki ilim ummanı; şiddet, şekavet ve şerrin karşısındaki manevi ufuk; ihlas, iman ve barış huzurudur. Nitekim Efendimiz alemlerin rahmet pınarıdır.

    İnsanlık onurunun çiğnendiği, zulmün kol gezdiği, haklıyla haksızın birbirine karıştığı, muhabbet ve hürmetin ayaklar altında kaldığı bir dönemde, Cenab-ı Allah’ın lütfuyla Peygamberimiz kapanan gönülleri bir güneş gibi ısıtmış, kararan kalpleri muhteşem tebliğiyle ışıtmıştır.

    Yalan onun karşısında tutunamamış, riya ona rağmen barınamamış, gıybet ve münafıklık onun müdahalesiyle nefes alamamış, müşrik niyetler, batıl hedefler onun mücadelesiyle hezimetle tanışmıştır. Efendimiz buhran içindeki beşeriyete hikmet ve hidayeti tanıtmıştır.

    Peygamberimiz nur olup vicdanları bereketlendirmiş, şuur olup insanlığı birlik ve kardeşliğe davet etmiştir. Keşke Efendimiz tam olarak anlaşılıp hayatı ve hedefleri örnek alınabilse ve tatbik edilebilseydi. Böyle olsaydı ne terör olurdu, ne de yozlaşma ve manevi yıkım görülürdü.

    Bugün İslam toplumlarının hali ibret vericidir. Yüce dinimizi pis emellerine alet etmeye cüret eden, zalimlerin uşağı ve uydusu haline gelen terör örgütleri hepimizin ezeli ve ebedi ortak düşmanlarıdır. Bunlar aynı zamanda İblisin yeryüzü acentesi ve cani ajanlarıdır.

    Terörün dini, ırkı, milliyeti ve milleti olmaz. Terörün iyisi-kötüsü, bizdeni-sizdeni, müspeti-menfisi olamaz. İslam’ı terörle eşitleyip eşleştirenler, arkasından da dönüp demokrasi ve özgürlük ahkamı kesenler Hz. Peygamber’in mesajlarını karalayan kanı ve kalbi bozuklardır.

    Hoca görünümlü hainler, dini kisveye bürünüp ihanet, rezalet ve cinayetlerin faili olanlar İslam’ın ve insanlığın yüz karaları, çıbanbaşlarıdır. Bu günahkarlara bakıp İslam’ı boğmaya çalışanlar hem sahtekar hem de suçludur. Elbette Allah her şeyi bilen ve görendir.

    Türk milleti İslam’ın irfanı, korkusuz itibarı, tuzaklara kapılmayan iradesidir. UEFA’nın, milli futbolcularımızın asker selamı vermesini politik ve provakatif hareket bahanesiyle suçlayıp inceleme başlatması Türklüğe ve İslam’a öteden beri taşınan önyargı ve küstahlıktır.

    Artık haysiyet ve husumet tarafları ayan beyan ortadadır. Kim dost kim düşman bellidir. Türk ve İslam değerleri karşısında alenen titreyen, manen tökezleyip telaşlanan çevreler iyi niyetli değildir, dürüst değildir, dini ve milli fobileriyle yakayı ele vermişlerdir.

    Zulmün oyunları elbette bozulacaktır. Tuzaklar nafile, tertipler beyhudedir. Müslüman Türk milleti haksızlığa karşı direnecek, hainlere karşı devleşecek, Efendimizin duruşuyla, tarihi ve milli emanetlerle inancımızın ve irademizin bekasını sonuna kadar muhafaza edecektir.

    Muhammedi ahlak melanetin akınını mutlaka durdurup berhava edecektir.Bu düşüncelerle aziz milletimizin ve Türk-İslam aleminin Mevlid-i Nebi’sini dua ve niyazlarımla kutluyor,Efendimizin şefaatine nail olmayı temenni ediyorum. İnandığımız sürece zafer bizimdir.Galip olan Allah’tır

  • MHP Lideri Bahçeli: KHK faciadır demek büyük bir haksızlık ve hadsizliktir

    MHP Lideri Bahçeli: KHK faciadır demek büyük bir haksızlık ve hadsizliktir

    FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin davayla ilgili yazılı basın açıklaması yapan MHP Lideri Bahçeli şunları kaydetti:

    “Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) uzun yıllar boyunca sinsi ve sistematik şekilde devlet ve toplum hayatının hücrelerine kadar nüfuz etmiş, Türk ve İslam düşmanlığının hem maşası hem de ihanet markası haline gelmiştir.

    İç ve dış bağlantıları çok belirgin ve berrak olan FETÖ 15 Temmuz 2016 gecesi devşirilmiş dar bir kadroyla darbeye heveslenerek Türkiye’yi işgal etmeye kalkışmıştır.

    Elbette bu hain kalkışmanın bedeli teröristler ve destekçileri için çok ağır olmuştur.

    Türk milleti 251 şehidimizin, 2 bin 194 gazimizin devleşen ve destansı mücadelesiyle emperyalizmin kiralık katili FETÖ’yü bozguna uğratarak darmadağın etmiştir.

    15 Temmuz milli hafızalardan asla çıkmayacak kara bir lekedir.

    FETÖ’nün, cani ve canavar bir çete olmakla birlikte, tehlikeli ve tehdit içeren karanlık bir proje örgüt olduğu esasen bütün yönleriyle bilinmektedir.

    Türkiye yaklaşık 3,5 yıldır FETÖ’yle, kalıntılarıyla ve kripto damarıyla hukuki, siyasi, güvenlik ve diplomatik vasıtalarla kıyasıya ve kıran kırana mücadele halindedir.

    Bu mücadele aynı zamanda bir beka ve onur meselesidir.

    Emperyalizmin kurşun askeri ve kanlı aparatı olan bu melun ve meşum örgütün yuvalandığı alanlardan kazınıp atılması hiç kuşkusuz yoğun ve sabır isteyen bir çabayla mümkün olacaktır.

    TSK, emniyet, bürokrasi, iş dünyası, eğitim, sivil toplum, yargı ve medyadaki FETÖ’cülerin tamamıyla sökülüp atılması hususunda tereddütsüz ve kararlılık ihtiva eden bir mücadelenin varlığı tarihi önem ve sorumluluktur.

    Bu kapsamda saygı duyulacak ve takdir edilecek sonuçlara ulaşılmıştır.

    Diğer taraftan FETÖ’nün siyasi uzantıları konusunda henüz mesafe alınmaması da ister istemez kafalarda soru işaretlerine neden olmaktadır.

    FETÖ’yle irtibat ve iltisakı bilinmesine rağmen, arkası olan, destekçileri bulunan, bürokratik ve siyasi imtiyazlarla zırha büründürülen kişilerle ilgili hukuki süreçlerin tavsaması, hatta savsaklanması ciddi bir sorun olarak karşımızdadır.

    Türkiye FETÖ musibetinin üstesinden mutlaka gelmek zorundadır.

    Bu hususta atılan veya atılacak her adıma destek vereceğimiz barizdir.

    Ne var ki, bazı FETÖ davalarıyla ilgili kamuoyuna açıklanan kararlar milli vicdanı oldukça rahatsız etmektedir.

    İstanbul 26.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına ilişkin dava süreci dün itibariyle tartışmaların odağı haline gelmiştir.

    FETÖ’yle bağ ve bağlantıları belli ve bilinmekte olan, 15 Temmuz öncesi söz, yazı ve fiilleriyle FETÖ’nün değirmenine su taşıyan malum şahısların bazıları beraat etmiş, bazıları da adli kontrol şartıyla tahliye edilmişlerdir.

    Milliyetçi Hareket Partisi yargı kararlarına pek tabii saygı duymaktadır.

    Ancak yargı kararlarının millet vicdanıyla çelişmemesini de mecburi addetmektedir.

    FETÖ’yle mücadelenin sulandırılmasının yanısıra, KHK faciadır değerlendirmesiyle birlikte mağdur edebiyatına bel bağlanması 15 Temmuz şehitlerine ve gazilerine büyük bir haksızlık ve hadsizliktir.

    Türkiye bir hukuk devletidir.

    Hukukun üstünlüğü herkes için bağlayıcı ve amirdir.

    15 Temmuz’un vahim ve kanlı gecesini bir kenara itip merhamet dilenciliğiyle, vicdan istismarıyla mesafe almaya teşebbüs etmek, dahası FETÖ’cüleri aklamaya yeltenmek şehide şühedaya ihanettir.

    FETÖ’nün medya yapılanmasında adı geçen şahısların Türkiye’nin aleyhine nasıl faaliyet gösterdiği akıl sağlığı yerinde olan herkesin bildiği bir gerçektir.

    Bu gidişle 15 Temmuz’un üzeri adeta küllenecek, sıradan bir gün olarak kalmasına hizmet edilecektir.

    Buna da hiç kimsenin hakkı olmadığı meydandadır.

    Hükümetin muazzam ve inanmış bir şekilde yürüttüğü terörle mücadeleyi engelleme gayretleri; FETÖ’yü, PKK’yı, YPG’yi temize çıkarma gayeleri hiç kimsenin cüret etmemesi gereken tarihi bir yanlıştır.

    Üstelik dost görünümlü muhasım ülkelerin Türkiye’yi kuşatma ve kundaklama girişimleri bütün alçaklığıyla devam etmektedir.

    ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2018 yılına dair hazırladığı “Terörizm Raporu”nda, YPG ve PYD’yle birlikte FETÖ’den hiç bahsedilmemesi; hatta teröristbaşı Gülen’in “Sürgünde bir din adamı” olarak takdimi skandal olmasının ötesinde, melanet bir projenin varlığına işarettir.

    FETÖ’yle PKK/YPG/DEAŞ arasında hiçbir fark yoktur.

    Bebek katili Öcalan neyse çok manidar bir zamanlamayla tasfiye edilen Bağdadi ve Pensilvanya’da koruma altındaki hain Gülen aynısıdır.

    FETÖ’yle mücadele, ağırdan alınmasına ve aksamasına müsaade edilmeden hukuk sınırları içinde son FETÖ’cü hesap verinceye kadar devam ettirilmelidir.

    Kimin suçlu kimin suçsuz olduğu objektif delillerle ortaya koyulmalı, mağduriyet üzerinden 15 Temmuz’un sorgulanmasına kapı aralanmamalıdır.

    FETÖ’nün medya yapılanmasıyla ilgili davada görüldüğü üzere, FETÖ’cüleri masum gösterme kepazeliği yaygınlaşarak sürerse 15 Temmuz sadece bir ayın günü, 15 Temmuz şehitleri de seneden seneye hatırlanan ve hakları gasp edilmiş gerçek mağdurlar olarak anılacaktır.

    Nitekim muhtemel risk ve tehlikeler bu kadar yakındır.

    Mağdur Türkiye’dir, Türk milletidir, Türk vatanıdır.

    Mahkum edilmek istenen istiklal ve istikbalimizdir.

    Milliyetçi Hareket Partisi gelişmeleri dikkatle ve ibretle takip etmektedir.

    Partimiz her fırsatta milletimize tercüman olacak; hakkın, hakikatin ve haysiyetli milli duruşun yanında sapasağlam yerini her zamanki gibi alacaktır.

    Zalimler milli birlik ve beraberliğimizin muhkem ve muhteşem iradesini asla geçemeyeceklerdir.

    Unutulmamalıdır ki, insanlık ve inanç düşmanlarına acımak günaha ortak olmak, zulme rıza göstermektir.

    Bu konuda hukuk ve yargı kurumlarının daha titiz davranmaları ve uyanık hareket etmeleri zorunluluk ve adalete saygının gereğidir.

    Başka Türkiye yoktur.

    Küresel senaryolara boyun eğecek, FETÖ’nün, PKK/YPG/DEAŞ’ın ve bunların arkasındaki stratejik husumetin oyunlarına aldanıp taviz verecek bir millet de yoktur.

    Bilinmelidir ki,  FETÖ’cüler ihanetlerinin ve döktükleri kanların hesabını birer birer vermeden hiçbir vatan ve millet sevdalısı huzur bulamayacaktır.”

  • MHP Lideri Bahçeli’den ABD meclisi’nin aldığı kararlara sert tepki

    MHP Lideri Bahçeli’den ABD meclisi’nin aldığı kararlara sert tepki

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetecilerle yaptığı sohbette ABD’nin kararı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısındaki sözlerine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

    MHP Lideri Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde:

    Türkiye’nin terörle mücadelesi, hakkın ve hakikatin yanında duruş göstermesi pek çok çevreyi rahatsız ediyor, bölgesel ve küresel odakları hasmane arayışlara itiyor.

    Yaşananlar, şahit olduğumuz karanlık ilişki ve irtibat ağları ibret verici.

    Türkiye ile ABD arasındaki müttefiklik hukuku, dostane ve stratejik ortaklık bağları ağır bir yara almış durumda.

    Bir defa şunu söylemeliyim ki, Temsilciler Meclisi’nin Barış Pınarı Harekatıyla ilgili yaptırım kararları, ayrıca 1915 olaylarını soykırım olarak değerlendiren tasarıyı kabul etmesi izah ve ifadesi olmayan çarpıklıktır.

    Bu tavır iyi niyetten kesinlikle mahrumdur.

    Elbette bu çürük kararın millet ve ülke nezdinde hiçbir karşılığı yoktur.

    Tek kelimeyle hükümsüzdür.

    Sözde soykırım kararına evet diyen Temsilciler Meclisi tarihi gerçekleri yok saymış, Türk milletine alenen cephe almıştır.

    Geçmişimizde soykırımın numunesi yoktur.

    Bu asılsız iftira ve ithamın hiçbir temeli de yoktur.

    ABD Temsilciler Meclisi katliam ve soykırım örneği arıyorsa derisinin renginden dolayı ezdiği, katlettiği mazlumlara; acımasızca işlediği toplu cinayetlere dönüp bakmayı denemelidir.

    Ellerindeki kanı temizlemeden şanlı ve şerefli mazimizi karalayanlar insanlık vicdanı karşısında hem sabıkalı hem de suçludur.

    Terör örgütleriyle düşüp kalkan, adı konulmamış ittifak içinde olan ABD bütün insani ve vicdani değerleri çiğnemekle kalmamış, uluslararası hukuk ilkelerini çökertmiş, Türkiye’yi boyunduruk altına sokmaya heves etmiştir.

    Bu şartlar altında sorarım ki, ABD’yle eşit ve onurlu bir şekilde nasıl müttefiklik çemberinde yer alacağız?

    Başkan Trump’ın çelişkili, tutarsız, sorunlu, samimiyetsiz söz ve politikalarına, dahası vahim bir aşamaya ulaşan ahlaki ve siyasi zaaflarına nereye kadar tahammül edeceğiz?

    Temsilciler Meclisi terörle mücadelemizle birlikte Türk tarihini sorgulama, Türk milletini yargılama hakkını nereden alıyor?

    On yıllar boyunca Kızılderili kanını oluk oluk akıtan, derisinin rengi sırf siyah diye suçsuz günahsız insanlara akla ve hayale gelmedik zulümler yapan zalimler bize ne anlatıyor?

    Temsilciler Meclisi’nin sözde kararını kınıyorum.

    Türk milletine diş geçiremeyeceklerini cesaretle haykırıyorum.

    Bir teröristi general diye takdim eden, DEAŞ ve PKK’yı koruyup kanatları altına alan bir ülkenin ahlaken tükenmenin eşiğinde olduğunu ifade etmek istiyorum.

    Bu çirkinliğe, bu çirkefliğe, bu çürümüşlüğe Türkiye eyvallah etmez. Türkiye’nin duruşu adam gibidir, merttir, millidir, ahlaklıdır. Düşmanlık yapanların da önce adam, önce ilkeli ve dürüst olmaları hayati önemdedir.

    ABD tahrik kampanyalarını tırmandırdıkça, sanki Trump’ı ve emperyalizmi selamlar gibi CHP Genel Başkanı da durmuyor, susmuyor, taciz ve hakaret nöbetlerinden bir türlü çıkmıyor.

    Kılıçdaroğlu Türkiye düşmanlığını kışkırtıyor, yangından mal kaçırma, karambolden parsa toplama kurnazlığına tevessül ediyor. Yazıklar olsun.

    Kılıçdaroğlu adalet yürüyüşünden sonra şimdi de felaket yürüyüşüne çıkmış durumda.

    Kriz ve kaosa yatırım yapıyor, boşa sallayıp dolu tutmanın peşinden sürükleniyor.

    Kılıçdaroğlu’nun vatan ve millet sevgisi sancılı ve sorunludur.

    Provokasyonlarıyla sokağa oynadığı, Türkiye’nin Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya, Şili’ye, Etiyopya’ya dönmesi için el ovuşturuyor.

    Bir gün su içeceği çeşmeye çamur sıçratmaya çalışıyor.

    İftirayla, gıybetle mesafe alacağını sanıyor.

    Ancak hevesi kursağında kalacak.

    Bugünkü grup toplantısındaki konuşması diğer konuşmaları gibi kara mizahtır, skandaldır.

    Ülkücü kardeşlerim diye seslenmesi de ayrı bir garabettir.

    Hendek kazan hainlere arkadaşlar diyen, YPG kendi vatanını savunan örgüttür yorumu getiren, zillete düşüp çırpınan, Türk düşmanlarına, haçlı heveslerine, sömürgeci niyetlere çıtını çıkaramayan bir siyaset bezirganından bırakın kardeş olmayı üvey kardeş bile olmaz, olamaz.

    Kılıdaroğlu bizim kardeşimiz değil, Türkiye düşmanlarının ümit aşısı, geçim kapısı, tescilli hısım ve akrabasıdır.

    Trump’ın izinden yürüyüp Türkiye’nin hisarlarında gedik açmaya çalışan CHP Genel Başkanı iflastadır, ahlaken yoğun bakımdadır.

    Muhalefet görevini müstevlilere payandalık ve hizmetkarlık olarak gören bir şahsiyetten bu ülkeye, bu millete ve hatta kendi partisine de asla hayır gelmez, gelemez.

  • MHP Lideri Bahçeli’den Cumhuriyet Bayramı mesajı

    MHP Lideri Bahçeli’den Cumhuriyet Bayramı mesajı

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle önemli mesajlar paylaştı.

    Türkiye Cumhuriyeti muazzam bir feragat kültürünün, muhteşem bir mücadele kudretinin hem mahsulü hem de maddi ve manevi ihtişamıdır.

    Türk milleti istiklal ufkunu perdeleyen, hürriyet onurunu pençeleyen mütecaviz ve mütehakkim saldırılara kahramanca direnmiş, nihayetinde kurtuluş destanını şehit ve gazilerimizin
    fedakârlıklarıyla yazmış, gururla yaşamıştır.

    İşgal ve esarete boyun eğmeyen aziz milletimiz, Cumhuriyet’in fazilet ve fikriyatıyla geleceğin yol haritasını çizmiş, geçmişin ilham ve muzaffer ruhuyla mücadele azmini kamçılamıştır.

    Özellikle vurgulamak isterim ki, Cumhuriyet’in ilanı büyük bir atılım, kutlu bir başlangıç, tarihi bir karar anıdır. 29 Ekim 1923 tarihi diriliş ve yükseliş eşiğidir.

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük eserim” sözleriyle mana ve muhtevasını özetlediği Türkiye Cumhuriyet’i zalime korku mazluma güven vermiş, milli birlik ve beraberliğin güvencesi haline gelmiştir.

    Milli Mücadele’nin taçlanmış ve gönüllere taht kurmuş hali olan Cumhuriyet, Türk milletinin kendi kaderine bizzat yön ve istikamet vermesini sağlayarak egemenliğin sahibini tescillemiştir.

    Elbette Cumhuriyet’in taşıdığı anlam ve benimsediği ilkeler cumhurun duruş ve ruhunda bütünüyle mündemiçtir.

    Türkiye Cumhuriyeti bağış, lütuf veya hediye değildir. Her şeyden önce inancın, imanın ve yılmaz bir iradenin eseridir. Haklı ve haysiyetli bir mücadelenin karar ve kıvancıdır. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, Türkiye Cumhuriyeti muhakkak payidar kalacaktır.

    Terör örgütleri arasında ayrım ve sınıflandırma yaparak önyargılı, hayatın, hukukun ve siyasi ahlakın gerçeklerinden tamamen kopan zalimler Türkiye’nin 96 yıllık Cumhuriyet müktesebatına zarar veremeyeceklerdir.

    Caniyi “Mazlum” gören, teröristi “General” gösteren, terör örgütlerine ana gövde olup rezalet ve dalalete düşen sahte ve sanal müttefiklerin tuzakları ne kadar büyük olursa olsun Türkiye’ye sökmeyecektir.

    Cumhuriyet geçmişle geleceği birleştirip, milli birlik ve kardeşliği derinleştirip kökleştirecektir.

    Aynı zamanda cumhurla Cumhuriyet’i kucaklaştıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi umudun ve huzurun yegâne teminatı olacaktır.
    Türkiye başta terör olmak üzere var olan tüm sorunlarının üstesinden gelecek güçte ve yeterliliktedir.

    Barış Pınarı Harekatı dünyaya Türkiye’nin ve Türk milletinin haklı çağrısını, meşru ve ahlaklı duruşunu alenen göstermiştir.

    DEAŞ’lı teröristbaşının İdlib’te kendisini patlatmasını heyecan ve mutlulukla duyurup PKK/YPG/PYD’yle cinayet ittifakına girenlerin utanç verici niyet ve ilişki ağları birer birer ortaya çıkmıştır.

    Kim ne yaparsa yapsın, Türk ve Türkiye düşmanlığında buluşanlara karşı Milli Mücadele ruhuyla mukabele ve müdahale edileceği açıktır.

    Unutulmasın ki, Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümü Türkiye’nin lider ülke olmasına sahne olacak, bunu da cumhurun ittifak ve iradesi gerçekleştirecektir.

    Bu duygu ve düşüncelerle büyük Türk milletinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı yürekten kutluyor, en kalbi ve halisane sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

    Devletimizin kurucusu ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte kurucu kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi hürmet ve rahmetle anıyorum.

Bursa Ülkü Ocakları

BEDAVA
İNCELE